Final Fantasy VII Remake’in merakla beklenen devam oyunu Final Fantasy VII Rebirth çıkışını gerçekleştirdi. 1997 PlayStation oyunu Final Fantasy VII’nin yeniden yapılması planlanan üçlemesinin ikinci halkası büyük geliştirmelerle bizlerin beğenisine sunuldu. Peki genel hatlarıyla yapım bizlere neler sunuyor? Tüm detaylarıyla Final Fantasy VII Rebirth inceleme yazımız yayımda!
Final Fantasy VII Rebirth İnceleme
Final Fantasy VII Remake’in son dakikalarında ana karakterlerimizden Cloud kendini Destiny’s Crossroads’ta bulmuştu. Sephiroth gerçekliğin dokusunda bir kara delik açmış ve bilinmeyen bir geleceğe bizleri sürüklemişti. Aerith, bir sonraki adımın kaderi değiştirecek nitelikte olduğunu söylediğinde ise tüylerim diken diken olmuştu.
Bu, karakterlerin ve oyuncuların belirsizliğin tedirgin edici doğasını paylaştığı bir andı. Geçitten geçmeden önce Tifa Aerith’e diğer tarafta ne bulacağımızı sorduğunda Aerith, kısaca özgürlük cevabını vermişti…
Final Fantasy VII Rebirth, kader ve özgürlük arasındaki hassas dengeyi konu alan bir yapım. Keşfetmeye teşvik eden yapısı sayesinde Rebirth, oyuncuları çevrelerindeki dünyayı keşfetmelerini ve bu dünyada kendi yollarını çizmeleri için bir çok seçenek sunuyor. Hikayesi aracılığıyla, doğal kaynakları sömürmenin yıkıcı etkisinin yanı sıra radikal çevreciliğin insani nedenleri ve sonuçları hakkında oldukça dokunaklı mesajlar veriyor.
Zıt ideolojiler arasındaki dengeler nadiren mükemmellik barındırır. Final Fantasy VII Rebirth’te açıkça bu mükemmellik görülebilmekte. Remake’teki olaylar Midgar ile sınırlı ve büyük ölçüde doğrusal iken, Rebirth oyuncuların kendi şartlarına göre yeni ufukları keşfetmelerine izin vermek için sınırları zorluyor. 75 saati aşkın bir süre boyunca, Remake’te kısa bir süre karşılaşılan gizemli soluk tenli kişilerin izinden giderken buluyoruz kendimizi.
Acı dolu iniltilerin ötesinde iletişim kurmaktan büyük ölçüde aciz olmaları, yine de Sephiroth’un izini sürmenin ve onu dünyayı yok etmekten alıkoymanın anahtarı oldukları gerçeğini değiştirmiyor.
Hikayemiz, Midgar’ın hemen dışındaki Grasslands’in yemyeşil tarlalarında başlıyor. Otlaklar, rastlayabileceğiniz şirin çiftlik evleri, ziyaret edebileceğiniz Chocobo çiftlikleri ve tehlikeli sulak alanlarla dolu bir cennet! Oyundaki her yer gibi, hepsi de anında tanınabilir müzik motifleri üzerine inşa edilmiş heyecan verici bir orkestra müziğiyle vurgulanan göz alıcı bir canlılıkla bizlere sunuluyor.
Grasslands, geniş topraklar hissini aşılamak için ideal bir yer ve aynı zamanda önümüzdeki görevin büyüklüğünü de ortaya koyacak zemini oluşturmak konusunda güzel bir seçim. Oyun boyunca daha birçok yerleşke ile karşı karşıya kalacaksınız. Örneğin Costa Del Sol. Costa Del Sol, insanların rahat bir tavır sergilediği egzotik bir turizm merkezi ve Gold Saucer değerli bir kaynağın sömürülmesi üzerine inşa edilmiş bir zenginlik anıtı olarak yerini almış.
Bölgeler arasında seyahat etmek için mitril madenlerinde gezinmek, yolcu gemilerinde yelken açmak, teleferiklere binmek ve bölgeleri birbirine bağlayan diğer ulaşım araçlarını kullanmak gerekiyor. Kara, deniz veya hava yoluyla serbestçe dolaşmak mümkün olduğunda bile aralarındaki geçişler fark edilir nitelikte ancak bu rahatsız edici düzeyde değil. Oldukça yumuşak bir şekilde bölgeler arası geçiş sağlıyorsunuz.
Ayrıca her bölge kendine has estetik bir çeşitliliğe sahip. Final Fantasy VII Rebirth’ü dikkat çekici kılan şey, oyunun ana temalarını güçlendirmek için tanıdık bir tasarım şablonu uygulamasıdır. Her şey, geri dönen ve hiper-boffin Chadley’nin dünyanın bir veri tabanını oluşturmak için kullandığı World Intel tarafından yönlendiriliyor.
Oynanış döngüsü, Remnawave kulelerini bulmayı, onlara tırmanmayı ve ardından etkinleştirmeyi içeriyor. Bu kuleleri etkinleştirmeniz çevredeki alanda yapılacak daha fazla aktiviteyi açığa çıkaracaktır. Söz konusu sistem size bir yerden tanıdık geldi mi? Ubi..SOFT! Hemen gerilmeyin çünkü yediriliş biçimi göründüğünden daha anlamlı. Kendiniz deneyimlediğinizde göreceksiniz.
Üçlemenin ilk halkası olan Remake, parazit bir şirketin gezegene verdiği zararın sonuçlarını; Midgar ve insanlarına odaklanarak küçük ve çok insani bir ölçekte bizlere göstermişti. Cloud aracılığıyla, sıradan vatandaşların hayatlarının Shinra tarafından nasıl yok edildiğine ve devam eden mako kazılarının toplumun her yönü üzerinde şirketin tam kontrol sahibi olmasına nasıl izin verdiğine tanık olmuştuk.
Bu bakış açısı, etkin birer eko-terörist olan Cloud ve Avalanche’ın eylemlerini meşrulaştırmak için çok önemliydi. İnsanlarla empati kurarak, Avalanche’ın eylemleri ve insanlar için verdiği mücadele haklı hale getirildi.
Rebirth, bu perspektifi genişleterek mücadelenin gezegenin geleceği için de olduğunu belirtiyor. Shinra’nın Midgar’ın ötesindeki dünya üzerindeki etkisini ve bu dünyanın her köşesindeki insanların hayatlarının nasıl alt üst olduğunu oldukça başarılı bir şekilde de gösteriyor. Peki nasıl? Rebirth bunu, oyuncuda dünya hakkında daha derin bir bağlantı ve anlayış yaratarak yapıyor.
Savaş Simülatörü geri döndü! Yeni taktiklerinizi meydana çıkmadan önce test etmek ve çeşitli ödüller kazanmak için Savaş Simülatörü’nün ezici aşamalarını deneyebilirsiniz. Biliyorum… sinir bozucu anlar sizi bekliyor olacak. Özellikle buradan kupa avcılarına selam çakmak istiyorum, hepimiz aynı gemideyiz. Açık dünyada çeşitli aktivitelerin yer aldığından bahsetmiştik.
Bu aktivitelerden bazılarını bulmak, genellikle haritanın karanlık köşelerinde saklandıkları veya ulaşmak için yapılara tırmanmayı gerektiren yüksekliklere yerleştirildikleri için zor olabilir. Bunun için oyun içi işaretlerden ve rehberinizden destek alabilirsiniz. Buna ek olarak Springseeker baykuşları yanınıza gelip dikkatinizi çekmek için ötecek ve ardından sizi bir yaşam kaynağına doğru yönlendirecek.
Hızlı seyahat puanları için ise, sevimli bir bebek Chocobo heyecanla zıplayarak sizi bakıma muhtaç hale gelmiş Chocobo hızlı seyahat noktalarına götürecek, böylece onları onarıp tekrar çalışır hale getirebilir ve bölgeler arası seyahat edebilirsiniz. Tüm bunlar birbiri ile bağlantılı bir ekosistem oluşturan önemli unsurlar. Burada dile getirmekten kaçındığım, daha tonla içerik mevcut.
Rebirth saatlik değil, ömürlük bir yapıya sahip. Uzun sürecek bir yolculuğun parçası olmaya kendinizi hazır hissettikten sonra bu oyuna girişmenizi öneririm. Remake, birbirinden farklı bir grup insanı Shinra’yı durdurmak gibi ortak bir amaçla bir araya getirmişti. Ancak bu, ne ve neden savaştıklarını bulmak için Avalanche’ın her bir üyesinin katmanlarını soymayı içeren bir keşif sürecine dahil edilmişti. Bunu yaparken grup birbirine daha da yakınlaştı, eski dostluklar yenilendi ve gelecekleri için savaşmaya karar verdikçe yenileri kuruldu.
Ciddi ya da duygusal diyebilirsiniz ama Final Fantasy serisinin ruhunda insanlar arasındaki bağ ve birlikte başarabilecekleri şeyler yatıyor. Bu da Rebirth’ün oynanışında, özellikle de dövüş sistemlerinde vurgulanan bir başka tema. Oyun büyük ölçüde Remake ile aynı oynanış şemasına sahip. Tatmin edici bir aksiyon oyununun duyarlılığını, sıra tabanlı bir strateji oyununun düşünceli ve metodik doğasıyla harmanlayan ustalıkla inşa edilmiş bir sistemden bahsediyoruz.
Rebirth’te savaş sistemi bir tık daha öteye taşınmış. İyileşme, karakterler arasındaki sinerji ile sağlanıyor bu da savaşın dinamizmini artırırken aynı zamanda savaş esnasında kullanılacak yeni mekaniklere kapı aralıyor. Her karakterin bir tuşa basılarak tekrar tekrar gerçekleştirilebilen temel bir saldırısı varken, özel eylemler bölümlere ayrılmış bir ATB çubuğu tarafından yönetiliyor. Yeteneklerin, büyülerin ve eşyaların kullanımının her birinin kendileriyle ilişkili bir maliyeti var.
Bu maliyeti ödemenin tek yolu, saldırarak veya savunmayla ATB çubuğunun bölümlerini doldurmaktan geçiyor. Remake’te de bu şekilde ilerliyordu ancak Rebirth’te ATB’nin dolma hızı gözle görülür şekilde daha yavaşlatılmış, bu da her karakterin daha zorlu mücadelelere maruz kalacağı anlamına geliyor.
Rebirth, Remake’e göre belirgin bir şekilde daha zor bir oyun. Sinerji yeteneklerinin tekrar tekrar kullanılması maliyeti artırarak çeşitliliğe teşvik ediyor, böylece ihtiyaç duyduğunuzda savaşın gidişatını değiştirmeye her zaman hazır oluyorsunuz. Karakterlerin sürekli olarak birbirlerine güvendiklerini ve düşmanları yok ederken ileri geri konuştuklarını görmek, savaşın oynanışına, hissine ve görünüşüne heyecan verici yeni bir derinlik getirmiş.
Silah becerileri ve Folio sistemi de Rebirth’te karşılaşacağınız yeni özellikler arasında yer alıyor. Silah becerileri, genel silah seviyenizi yükselterek benzersiz silah becerilerinin kilidini açma üzerine kurulu. Bu beceriler aynı materia gibi silahlara yerleştiriliyor ve istatistikleri yükseltmek, karaktere özgü durumların etkinliğini artırmak veya büyülü yetenekleri güçlendirmek gibi çeşitli bonuslar sağlıyor. Gelişme hissine katkı sağladığı aşikar.
Peki ya Folio? Kısacası her karaktere özel temalı el yazmaları olarak tanımlayabiliriz diye düşünüyorum. Cloud için The Art of Swordplay, Tifa için Way of the Fist, Barret için Sharpshooter’s Companion şeklinde liste uzayıp gidiyor. Bunlar seviye atladıkça, belirli istatistik artışlarının veya gösterge davranışlarının kilidini açmanıza ve karakterler için bir stil tanımlamak için harcanılabilir.
Her ne kadar Remake arka planlara atıfta bulunsa ve bunları çok yüzeysel bir düzeyde irdelese de, Cloud her zaman hikayemizin ana itici gücü konumundaydı. Sadece kendisi için savaşan bir paralı askerin başkaları için ve başkalarıyla birlikte savaşmayı öğrenmesinin adımları atıldı. Rebirth’te ise hikayemiz, onunla yavaş yavaş bir yakınlık geliştiren çocukluk arkadaşı Tifa’nın merceğinden anlatılıyor. Cloud’un geçmişi kendisi için bile bulanık ancak Tifa bunu en net şekilde hatırlıyor.
Kadroda yer alan tüm bu karakterlere, video oyunları kültüründe sahip oldukları yüksek itibara yakışır bir özen ve dikkat gösteriliyor. Final Fantasy VII’nin karakterlerinin bu kadar sevilmesinin bir nedeni var ve Rebirth bunu daha da körükleyecek gibi duruyor. Zaman zaman diyalogların yazımı ve sunumu doğal durmayabilir veya garip gelebilir ancak grafiksel açıdan mimikler ve verilmek istenen duygu doğru anlarda verildiğinden bu durum pek umurunuzda olmuyor.
Bireysel hikayeler, karakterler arasındaki ilişkiyi geliştiren anlarla desteklenmiş. Parti üyelerinin her birinin ana karakterimiz Cloud ile bir bağı var ve bu bağların gücü diyalog seçimlerine ve daha da önemlisi yan görevlere yansıyor. Oyunun her bir bölgesinde yardıma ihtiyacı olan insanlar mevcut. Bu görevler oynanış açısından nadiren heyecan verici ancak olaylara biraz ciddiyet getiren hoş bir ton değişimi sağladıkları gerçeğini inkar edemem.
Ayrıca farklı ideallere ve bakış açılarına sahip insanlarla konuşarak Shinra’nın dünyayı nasıl değiştirdiğini daha iyi anlama fırsatı sunuyorlar. Basit şeylerden keyif almayı başaran insanların dünyası değil burası… Karanlık ve acı dolu öykülerin bütünleşmiş topraklarındayız.
Söz konusu görevlere kadromuzdan belirli karakterler ile çıkabiliyoruz, bu sadece Cloud’un her biriyle olan bağını derinleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda onları karakter olarak daha çok yönlü hale getiriyor. Ayrıca Cloud’un soğukkanlı, duygusuz bir paralı askerden arkadaşlarını önemseyen birine nasıl dönüştüğünü de sık sık görebiliyoruz. Cloud’un birinin yanında olacağına söz verdiği bir an var ve bu kişinin tepkisi Remake’teki tepkilerinden çok farklı.
Bu bağ seviyesi oyunun ilerleyen bölümlerinde kiminle kaliteli zaman geçireceğinize karar vermeniz gerektiğinde de devreye giriyor. Mini oyunlar Rebirth’te de mevcut ve sayıları artırılmış gibi hissettirdi. Hatta ana hikaye esnasında da mini oyunlar fazlasıyla gözümüze sokuluyor. Çoğu kolay aktivitelerden oluşuyor olsa dahi oyunun temposunu direkt olarak kırdığı görüşündeyim. Keşke ilk oyunda olduğu gibi yan aktivitelere dahil edilselermiş.
Jenerik akmaya başladığında ise kafam karışmış ve hayal kırıklığına uğramış hissettim. Bu hayal kırıklığını kötü anlamda düşünmeyin lütfen, bir bütün olarak elde ettiğim deneyimden ne kadar keyif aldığımı kelimelere dökemem ancak hikayenin şu anda bana pek de huzur vermeyen bir yöne doğru evrildiği düşüncesini aşılaması endişe verici. Bu seri kötü bitemez, bitmemeli.
Geçmişini kabul eden ve aynı zamanda yeni bir geleceğin de kapılarını aralayan bir Final Fantasy VII hikayesinin oluşturduğu beklenti heyecan verici. Square Enix’in ne yapmaya çalıştığını anlayabiliyorum ancak sunumu etkili kılmak için tercih ettiği yollar pek onay verilecek cinsten değil. Vurucu etki toplarını bir kenara bırak ey Square Enix! Rebirth’te birden fazla karakterin altı oyulmuş durumda.
İnceleme yazımızı toparlayacak olursak; Final Fantasy VII Rebirth’ün elde ettiği başarılar, küçük çaplı kusurlarını gölgede bırakıyor. Keşfi anlamlı bir şekilde ödüllendirirken, özgürlük hissi aşılayan açık dünyasıyla da dikkatleri üzerine çekiyor. Karakter sinerjisini odak noktası haline getiren oynanış sistemi, hızlı ve tatmin edici mücadelelere yeni bir soluk getiriyor.
Emin olun Square Enix’in yeniden yapımın üçüncü ve son bölümünde tüm düzeni bir araya getirip getiremeyeceği bundan sonra ki süreçte çok tartışılacak. Peki siz Final Fantasy VII Rebirth inceleme yazımız hakkında ne düşünüyorsunuz? Rebirth hakkındaki görüşleriniz nedir? Oyunu beğendiniz mi?
İlginizi Çekebilir: Forspoken İnceleme
Düşüncelerinizi hemen aşağıda yer alan yorumlar sekmesi üzerinden bizlerle paylaşmayı unutmayın sevgili geek.com.tr okuyucuları.
Final Fantasy VII Rebirth (PS5)
Final Fantasy VII Rebirth'ün elde ettiği başarılar, küçük çaplı kusurlarını gölgede bırakıyor. Keşfi anlamlı bir şekilde ödüllendirirken, özgürlük hissi aşılayan açık dünyasıyla da dikkatleri üzerine çekiyor.
Artılar
- Keşfetmenin Bu Kadar Eğlenceli Olabileceği Kimin Aklına Gelirdi?
- Yenilenen Sinerji Sistemi Mücadeleleri Daha da Tatmin Edici Hale Getiriyor
- Derin ve Çarpıcı Hikaye
- Grafikler Hayranlık Uyandırıyor
- Yan Görevlerin Karakter Gelişimleriyle Bağdaştırılması Zekice
Eksiler
- Çeşitli Performans Sorunları ve Hatalar
- Tempoyu Bozacak Mini Oyunların Ana Hikayeye Yedirilmesi