Açıkçası Skull and Bones için beklentilerim o kadar da yüksek değildi. Kusursuz bir korsanlık deneyimi sunmasını beklemiyordum. ”Tahtadan” bacaklara karşı ilgisi olan biri de değilim. Ancak Assassin’s Creed 4: Black Flag’in korsanlık temasını ve deniz savaşlarını seven biri olarak Skull and Bones’a bir şans vermem gerektiğini düşündüm. Ön yargılarımla hareket etmemeliydim… Peki Ubisoft‘un en yeni korsan oyunu Skull and Bones bizlere neler sunuyor? Satın almaya değer mi? Tüm detaylarıyla Skull and Bones inceleme yazımız yayımda!
Skull and Bones İnceleme
Skull and Bones, talihsiz bir takım ertelemelere maruz kalmış olmasına rağmen, şimdiye kadar oynadığımız en bağımlılık yapıcı ve canlı korsanlık simülatörlerinden biri olmaya aday. İlginç değil mi? Bence de! Oyunculara hedefe nasıl yaklaşacakları konusunda şaşırtıcı derecede bir özgürlük tanınıyor ve büyük ölçekli gemi savaşlarında bile oyun teknik açıdan görkemli bir atmosfer sunuyor.
Ubisoft, kesintisiz aksiyonun yer aldığı bir dünyayı ayaklarımıza sermiş ve eğer birkaç güvenilir arkadaş edinebilirseniz, açık denizlere yelken açmak ve her türlü haydutluğa girişmek oldukça keyif verici.
İlk olarak Assassin’s Creed IV: Black Flag’in DLC’si olarak 2013’te geliştirilmeye başlanan Skull and Bones’un tüm gelişim aşamaları burada anlatılamayacak kadar karmaşık ancak şunu söylemek yeterli olacaktır ki, deniz savaşlarının zorlayıcılığı hala varlığını sürdürüyor. Skull and Bones’un temel oynanış döngüsü, Ubisoft’un şimdiye kadarki en reaktif oyun alanı üzerine inşaa edilmiş.
Oyuncular, açık denizlerde ava çıkmak ve devasa filolarla savaşmak dışında sıradan gemi yönetimi ve belirli işçilik malzemelerini avlamakla da zaman geçirecekler. Gerçekçi hava efektleri, dalga fiziği ve birçok farklı hareketli parça ile Skull and Bones şaşırtıcı derecede sürükleyici bir deneyim sunuyor. Oyunun biraz durgun bir başlangıç yaptığını kabul etmeden geçmeyelim.
En az ilk 2 saat boyunca oradan oraya malzeme bulmak için koştururken bulduk kendimizi. Hedef belirleme konusunda sorunlarımız vardı. Yapacak çok şey mevcut. E hikaye? Üstünde çok durabileceğimiz bir konu değil, sadece görev verenler olarak hareket eden ve sizi oyunun devasa haritasında oradan oraya gönderen bir avuç oldukça tatsız karakter silsilesinden ibaret. O kadar…
İlginizi Çekebilir: Avatar: Frontiers of Pandora İnceleme
Savaş sistemi gerçekten şaşırtıcı. Oyuna girişmeden önce Skull and Bones hakkında pek bir şey bilmediğimizden, aksiyonun temelindeki derin RPG ögelerini keşfettiğimizde şok olduk. Gemiler oyuncuların yapabileceği en anlamlı satın alımlar ve yeni gemiler için çalışmak oyuncuların zamanlarının çoğunu harcayacağı şey olacak.
Her birinin farklı bir boyutu ve savaştaki rolü, hatta DPS, Tank ve Destek gibi belirlenmiş sınıf işlevleri ve onları belirli bir göreve özellikle uygun hale getiren avantajları var. Bunlara genel hız, ivme ve tepkiselliği etkileyen farklı tamamlayıcılar da dahil. Eh haliyle mekanik derinliğini belli bir süre sonra ister istemez takdir etmeye başlıyorsunuz.
Silah çeşitliliği bol ve her birinin dikkate alınması gereken bir yeri ve özel kullanım alanı var. Sadece toplar açısından bakıldığında, uzun toplar büyük menzillerden isabetli atışlar yapılmasına olanak tanırken, demi-toplar yakın mesafeden gövdeleri parçalayabilen gemiye monte av tüfekleri olarak hizmet ediyor. İkisi arasında bir denge sağlamak ve güvertede nereye yerleştirileceklerine karar vermek, ne zaman kullanılacakları kadar önemli.
Bombardımanlar, havanlar… bu liste uzayıp gidiyor. Kişisel tercihlerinize göre nasıl ilerleyeceğinize kendiniz oynarken karar verirsiniz. Seçenek çok, deniz engin!
Skull and Bones’un Afrika kıyılarından Hint Okyanusu’nun enginliğine ve Batı Hint Adaları’nın çok sayıda adasına kadar uzanan devasa açık dünyasında çeşitli gruplar yer alıyor. Oyuncular kabaca Madagaskar’da maceralarına başlıyor ve hemen ticaret yollarını takip eden ticaret filolarını ve onları koruyan sömürge savaş gemilerini gözlemleyerek işe başlıyorlar. Yerel halk ise sanayi ile uğraşmakta, mamul malları yakındaki limanlara taşımakta.
Rakip gruplarla, bağımsız korsanlarla ve diğer oyuncularla büyük bir ekosistemin parçası olacak ve mücadelelerinizi dilerseniz dostlarınızla beraber vereceksiniz. Biz oyunu toplam iki kişi deneyimledik. Tek başınıza biraz soğuk terler dökebileceğiniz görüşündeyim. Savaşlar fazlasıyla zorlayıcı ve üzerinize gelen üç, dört gemi karşısında bazen hiç şansınız olamayabiliyor.
İlginizi Çekebilir: The Crew Motorfest İnceleme
Ubisoft’un kullanıcı arayüzü kesinlikle övgüyü hak ediyor çünkü bir geminin kitini oluşturmak için gereken kaynakları takip etmek oldukça basit. Geminizi başarılı bir şekilde kullanmak için gereken tüm bilgiler ekranın köşesinde yer alıyor. Harita anlaşılabilir yansıtılmış ve keşfedilen ticaret rotalarını ve üzerinde seyahat eden ticari gemilerin hangi malları taşıdığını rahatlıkla görebiliyorsunuz.
Bu arada, Skull and Bones’da daha dürüst yollarla da servet kazanmak mümkün: mal satın almak ve bir yandan kâr etmek zaten yapmanız gereken bir şey ancak Bounty and Delivery görevleri girişimci bir kaptanın zaman ayırmasına değecek nitelikte ödüllere ev sahipliği yapıyor. Bir göz atın derim.
Skull and Bones oyuncuları sınaması ile öne çıkan bir yapım. Aranma ve şan seviyesi Infamy Rank’ı artırmak ve daha iyi gemilere erişim sağlamak için XP, geminizi donatmak için silah planları, bu silahlar için gerekli malzemeler ve bunların hepsini ödemek için ihtiyaç duyulan para… Skull and Bones’da korsan olmak hiç kolay değil. Hayatınız sürekli koşuşturmadan ibaret.
Bu dünyayı lunaparka çevirmek sizin elinizde ancak ilk olarak bazı zorlayıcı aşamalardan geçmeniz gerekecek. Tıpkı gerçek hayatta da olduğu gibi.
Gelelim canımızı sıkan unsurlara. Maalesef üzerine konuşulacak bir hikayesi olmayan ve (etkileyici olsa da) sonunda tekrara bağlayan bir oynanışa sahip olan Skull and Bones’un uzun ömürlülüğü tartışmaya açık. Oyuncuların son rütbeye ulaşması yaklaşık 23 saat alabiliyor. Sunulan her şeyi görmek için can atanlardansanız belki de bunun iki katı bir süreyi oyuna vermeniz gerekecektir.
Geliştirici Ubisoft Singapore gelecekteki maceralar için sağlam bir temel oluştururken, 17. yüzyıl deniz savaşları sınıfında Skull and Bones bizlere olabildiğince en iyi deneyimi vaat ediyor. Hikayesinin zayıf olması ve çok az çeşitlilik sunması kaçınılmaz olarak oyunu tekrara düşürdüğünden bazı oyuncuların huzurunu bozabilir. Assassin’s Creed IV: Black Flag’in ruhani devam oyunu olmasa da, Skull and Bones mutlaka göz atmaya değecek, benzersiz, reaktif bir yapım.
İlginizi Çekebilir: Prince of Persia: The Lost Crown İnceleme
Peki siz Skull and Bones inceleme yazımız hakkında ne düşünüyorsunuz? Oyunu satın almayı planlıyor musunuz? Düşüncelerinizi hemen aşağıda yer alan yorumlar sekmesi üzerinden bizlerle paylaşmayı unutmayın sevgili geek.com.tr okuyucuları.
Skull and Bones (PS5)
Geliştirici Ubisoft Singapore gelecekteki projeler için sağlam bir temel oluştururken, 17. yüzyıl deniz savaşları sınıfında Skull and Bones oyunculara en iyi deneyimi vaat ediyor.
Artılar
- Grafikler ve Hava Etkileri İştah Açıcı
- Deniz Savaşları Zorlayıcı ve Tatmin Edici
- Oluşturulan Ekosistem Taktikselliğe İtiyor
- Silah Çeşitliliği
- Co-op Oynanışın Verdiği Zevk Tartışılamaz
Eksiler
- Maalesef Hikaye Namına Bir Şey Yok
- Oynanışın Tekrara Düşüyor Oluşu Can Sıkıcı