Geek’ler genellikle insan beyni ile bilgisayarlar arasında çeşitli benzerlikler kurmayı severler ve bu tür benzetmeler, zaman zaman teknik bir ayrıntının daha iyi anlaşılabilmesine yardımcı olur.
Örneğin hem insan beyni hem de bilgisayarlar, kısa süreli ve uzun süreli belleklere sahiptir. Peki RAM nedir, ne işe yarar ve nasıl çalışır?
RAM Nedir?
RAM (Random Access Memory) kısa süreli ve geçici bir bellek birimidir.
Örneğin bilgisayarınızda bir Word dokümanı açmak istediğinizi varsayalım: Bu dokümanı açmak istediğinizde, öncelikli olarak dokümanda bulunan verilere erişmeniz gerekir.
Bu belge üzerinde çalışmadığınız süre boyunca belgenin en son kopyası HDD ve SSD gibi uzun süreli depolama biriminde saklanır.
Öte taraftan bu doküman üzerinde çalışmaya başladığınızda bazı veriler – onlara daha hızlı erişebilmeniz için – RAM’de tutulur.
Tabii ki RAM yalnızca dokümanlarla ilgili değildir. Örneğin işletim sisteminin ve o sırada aktif olan diğer programların bazı verileri de RAM’de tutulur.
RAM Nasıl Görünür?
Daha önce herhangi bir bilgisayarın kasasını açtıysanız, hemen aşağıdaki görüntüdekine benzer bir ya da birden fazla çubuk ile karşılaşmış olmalısınız.
Bu görüntüde modern masaüstü bilgisayarlarda kullanılan modern RAM çubuklarını görüyorsunuz. Ayrıca görüntüdeki RAM’in üzerinde ısı yayıcı kasa (soğutucu veya heatsink olarak da bilinir) bulunuyor.
Çoğu zaman RAM için ısı yayıcı kasa kullanmanıza gerek yoktur ancak hız aşırtma gibi bazı zorlu senaryolarda RAM bir miktar ısıya maruz kalabilir.
Isı, bir elektronik bileşen için genellikle istemediğimiz bir durumdur ve bileşenin kullanım ömrünün kısalmasına neden olabilir.
Heatsink, bellek üzerindeki ısının dengeli bir şekilde yayılmasını sağlayarak kullanım ömrünü korumayı hedefler.
Bununla birlikte çok ağır senaryolara hizmet eden işlemler yapmıyorsanız ve sisteminizin soğutma performansına güveniyorsanız bu tür bir kasa kullanmak çoğunlukla daha şık bir görünüm elde etmekle ilgilidir.
Bir dizüstü bilgisayarı incelediğinizde cihazın genellikle yalnızca temel RAM çubuklarına sahip olduğunu fark edeceksiniz çünkü bu tür cihazlarda kullanılabilir alan daha kısıtlıdır. Yine de oyun odaklı bazı dizüstü bilgisayarlar çeşitli soğutma çözümleri sunabilir.
RAM Nasıl Çalışır?
RAM, tıpkı işlemci ve diğer bileşenler gibi veri bitlerini temsil eden elektrik yüklerini tutan küçük kapasitörlerden ve transistörlerden oluşur.
RAM sürekli olarak güce ihtiyaç duyar ve bu elektrik yükünün (veya gücün) sürekli olarak yenilenmesi gerekir. Aksi durumda kapasitörler yükü çok hızlı bir şekilde kaybeder ve veriler kaybolur.
(SRAM de sürekli olarak güce ihtiyaç duysa da bu gücün sürekli olarak yenilenmesi gerekmez. Yazının devamında daha ayrıntılı şekilde açıklanmıştır.)
Dolayısı ile bilgisayarınızı kapattığınızda RAM’inizdeki veriler çok kısa bir süre içerisinde yok olacaktır.
RAM’deki veriler yükün kesilmesinden sonra çok hızlı bir şekilde kaybolduğu için, kalıcı olarak korunması gereken veriler sistem tarafından HDD ve SSD gibi bir depolama birimine kaydedilir.
Böylece dokümana tekrar ihtiyaç duyduğunuzda ona birkaç tıklama ile erişebilmeniz mümkün olur.
Adli tıp uzmanları bazı özel durumlarda RAM’den veri almayı başarabilirler ancak çoğu zaman bir dosya ile işiniz bittiğinde veya bilgisayarınızı kapattığınızda RAM’deki veriler kaybolur.
DDR Nedir?
DDR SDRAM terimindeki DDR (Double Data Rate), verilerin her bir saat döngüsü başına bir kez yerine iki kez aktarıldığı anlamına geliyor.
SDR ile her bir saat döngüsünde yalnızca tek bir transfer yapılabildiği için DDR ile bellek bant genişliği iki katına çıkmış oluyor.
Günümüzde en yaygın RAM biçimi DDR4’tür.
DDR4, DDR SDRAM (Double Data Rate Synchronous Dynamic Random-Access Memory) teknolojisinin dördüncü neslidir.
DDR1, DDR2, DDR3 ve DDR4 geliştirilmelerinin her biri, daha yüksek performans ve daha düşük güç tüketimi sundu.
2022 yılı itibarıyla DDR5 teknolojisi de hızla yaygınlaşmaya devam ediyor ancak maliyetli yapısı nedeni ile şu an için yalnızca üst düzey sistemlerde yer alıyor. Ayrıca DDR6 için de çalışmaların sürdüğünü vurgulamak isterim.
Bilgisayarlar, DDR4 teknolojisinden önce – pek de şaşırtıcı olmayan bir şekilde – DDR3 teknolojisini kullanıyordu.
DDR4, 2014 yılının sonlarına doğru çıktı ancak yaygın kullanıma kavuşması birkaç yıl kadar sürdü. Bu nedenle hâlâ bir perakende mağazasında DDR3 RAM’ler ile karşılaşabilirsiniz.
Neyse ki onları yanlışlıkla karıştırmanız pek de mümkün değil çünkü RAM çubukları, farklı nesiller arasındaki karışıklığı önlemek adına anahtarlı bir yapıya sahiptir.
Örneğin üstteki görüntüde yer alan RAM çubuklarına bakarsanız pinlerin arasında ufak bir bölme olduğunu göreceksiniz.
DDR4 tipi RAM’lerde bu bölme farklı bir yerdedir. Bu nedenle DDR3 tipi çubukları DDR4 yuvasına yerleştirmeniz mümkün olmaz.
Yine de yeni bir kurulumdan önce doğru modüle sahip olduğunuzdan emin olmalısınız çünkü fark etmeden fazla baskı uygulamanız, belleğin veya bellek yuvasının hasar görmesine neden olabilir.
GDDR SDRAM Nedir?
GDDR SDRAM, ekran kartlarında kullanılan bellek biçimidir. “Graphic Double Data Rate Synchronous Dynamic Random-Access Memory” kelimelerinin baş harflerinden oluşur.
GDDR SDRAM, DDR SDRAM ile benzer hedeflere hizmet eder ancak tipik olarak daha yüksek voltajlarda çalışır.
Tıpkı DDR gibi GDDR da her biri daha iyi performans ve güç tüketimi sunan birden fazla nesle sahiptir ve GDDR6, en yeni nesil grafik bellek biçimidir.
DRAM ve SRAM Nedir? Arasındaki Farklar Nedir?
- DRAM ve SRAM farklı türde RAM çeşitleridir.
- DRAM verileri kapasitörlerde saklarken, SRAM verileri transistörlerde saklar.
- Her iki teknoloji de verileri tutmak için sürekli olarak güce ihtiyaç duyar.
- SRAM teknolojisinde gücün sürekli olarak yenilenmesi gerekmezken, DRAM teknolojisinde gücün sürekli olarak yenilenmesi gerekir.
- SRAM, DRAM’den daha hızlıdır ve daha az güç tüketir.
- DRAM, SRAM’den daha ucuzdur ve tipik olarak daha yüksek bellek kapasiteleri sunar.
DRAM, tipik bir bilgi işlem cihazında kullanılan RAM türüdür. Depolanan verilerin korunması için gücün sürekli olarak açık olması gerekir.
DRAM teknolojisinde veriler kapasitörlerde saklanır ve veriyi depolayan kapasitörler enerjiyi kademeli olarak boşaltır. Kapasitörden kaynaklanan sızıntıları telafi etmek için gücün birkaç milisaniyede bir yenilenmesi gerekir.
SRAM de verileri tutmak için sürekli olarak güce ihtiyaç duyar ancak veriler transistörlerde saklandığı için gücün yenilenmesi gerekmez.
DRAM daha düşük üretim maliyetlerine ve daha yüksek bellek kapasitelerine sahiptir ancak SRAM ile kıyaslandığında daha yavaş erişim hızı ve daha yüksek güç tüketimi sunar.
DIMM ve SODIMM Nedir? Arasındaki Farklar Nedir?
DIMM, masaüstü bilgisayarlarda ve sunucularda kullanılan RAM tipidir. SODIMM, dizüstü bilgisayar gibi daha kompakt cihazlarda kullanılan RAM tipidir. DIMM tipi RAM’leri dizüstü bilgisayarınızda kullanamazsınız.
Bazı hazır bilgisayar modelleri (özellikle de iş kullanımına odaklanan ince dizüstü bilgisayarlar) doğrudan anakarta lehimlenmiş bellek modülleri ile birlikte gelir.
Bu durumda kullanıcılar profesyonel bir destek almadan yeni RAM takviyesinde bulunamaz veya mevcut RAM modüllerini değiştiremezler.
DIMM Tipi RAM Dizüstü Bilgisayarda Çalışır mı?
Hayır, DIMM tipi RAM modülleri masaüstü bilgisayarlar ve sunucular için geliştirilmiştir ve birkaç uç örnek haricinde dizüstü bilgisayarda kullanılamaz.
MHz Nedir?
MHz, RAM’in veri aktarım hızını temsil eder.
Basit bir kural olarak MHz değeri ne kadar yüksek ise RAM o kadar hızlı olur ancak frekansı artırmak her zaman için daha iyi bir performans elde edeceğiniz anlamına gelmez.
Hatta çoklu görev gibi bazı senaryolar söz konusu olduğunda bellek kapasitesi gibi diğer bazı detaylar, bellek frekansından çok daha önemli olabilir.
Tabii ki bu açıklama frekansın önemli olmadığı anlamına gelmemelidir çünkü daha yoğun performans gerektiren durumlarda frekansın önemi belirginleşmeye başlar.
Sisteminizdeki anakartı incelediğinizde bellek yuvalarının CPU’nun yakınında bir yerde olduğunu göreceksiniz.
Bunun nedeni RAM’inizin (sisteminizdeki diğer bileşenlerin aksine) direkt olarak CPU’nuza bağlı olmasıdır. Hızlı bir RAM kullanmak CPU performansını iyileştirmeye yardımcı olabilir.
(Ancak bu fark senaryoya bağlı olarak görece önemsiz düzeyde olabilir.)
Bu nedenle RAM seçiminizi kendi kişisel kullanım senaryonuz doğrultusunda özelleştirmeniz bütçeniz doğrultusundaki en iyi performansa ulaşmanıza katkı sağlar.
- DDR1 Frekans Aralığı: 200 – 400 MHz
- DDR2 Frekans Aralığı: 400 – 1.066 MHz
- DDR3 Frekans Aralığı: 800 – 2.133 MHz
- DDR4 Frekans Aralığı: 1.600 – 3.600 MHz
- DDR5 Frekans Aralığı: 3.200 – 6.400 MHz
DDR4 tipi RAM modülleri genellikle 1.600 MHz ila 3.200 MHz arasında değişen değerlere sahiptir.
Dual Channel (Çift Kanal) Nedir?
DDR SDRAM teknolojisinden bahsederken değindiğimiz bir konuya geri dönmenin doğru olacağını düşünüyorum:
“DDR SDRAM terimindeki DDR (Double Data Rate), verilerin her bir saat döngüsü başına bir kez yerine iki kez aktarıldığı anlamına geliyor.”
Başka bir deyişle DDR SDRAM teknolojisi saat döngüsü başına veri aktarım (okuma ve yazma) hızını iki katına çıkardı.
Bu nedenle 2.400 MHz olarak pazarlanan bir RAM’den söz ettiğimizde hız gerçekte bunun yarısı kadar, yani 1.200 MHz’dir.
Eğer bir DDR SDRAM’in tam hızına ulaşmak istiyorsanız, aynı özellikleri paylaşan en az iki modül kullanmanız gerekir. Daha spesifik olarak modüllerin özdeş nitelikte ve belirli sayıda (2, 4, 8) olması gerekir.
Kafanız mı karıştı? Geek.com.tr sizler için burada.
Bu örneğimizde 1 adet Corsair Vengeance LPX 3600 CL16 DDR4 RAM modülüne sahip olduğunuzu varsayalım.
Az önce açıklamış olduğumuz gibi bu modül aslında 3.600 MHz frekansında değil, 1.800 MHz frekansında çalışıyor.
Peki ama neden ürün kutusunun dört bir yanında “3.600” ifadesi geçiyor?
Esasında bu bellek modülü 1.800 MHz frekansında çalışsa da 3.600 MT/s hızında transfer yapabiliyor çünkü DDR SDRAM teknolojisi sayesinde döngü başına iki kez (1.800 * 2) veri aktarımı yeteneğine sahip.
Sisteminize aynı RAM modülünden bir tane daha eklediğinizde artık 2 RAM modülünüz olmuş oldu.
Bu arada her iki modül de hâlâ 1.800 MHz frekansında çalışıyor. Yani frekans değerleri değişmedi. Aktarım hızı da hâlâ aynı, yani 3.600 MT/s.
Bununla birlikte iki farklı bellek modülü kullanmaya başladığınız için sisteminiz artık dual channel modunda çalışıyor.
Bu sayede CPU, RAM modüllerine iki kanal üzerinden ayrı ayrı erişebiliyor ve bu da aktarım hızını iki katına çıkarıyor.
Bunu kabaca büyük bir su şişesi ile örneklendirebiliriz: Doldurmanız gereken bir şişe var ancak yalnızca tek musluğa sahipsiniz. Yeni bir musluk daha taktırdığınızda artık şişenizi (aynı kaynaktan gelse bile) iki kat daha hızlı şekilde doldurabileceksiniz.
DDR (Double Data Rate) teknolojisi her bir kanal için döngü başına iki aktarım yapabilmeyi mümkün kılıyor ve çift kanal kullanarak döngü başına dört aktarım yapabilme yeteneğini elde etmiş oluyorsunuz.
Bu da tek bellek kullanmaya kıyasla iki kat daha yüksek tepe bant genişliği anlamına geliyor.
XMP Nedir?
XMP (Extreme Memory Profile), üretici tarafından doğrulanmış RAM hız aşırtma ayarlarıdır. Farklı hız aşırtma tekniklerinin aksine XMP tamamen güvenlidir ve üretici tarafından özel olarak geliştirilmiştir.
Sisteminizdeki diğer bileşenler üreticinizin RAM kitiniz için oluşturduğu XMP profilinin frekanslarını destekliyorsa, BIOS üzerinden XMP profilini manuel olarak seçip etkinleştirebilirsiniz. (Bazen varsayılan olarak etkin hâlde gelebilir.)
XMP profilini etkinleştirmezseniz RAM’iniz genellikle varsayılan standart hızda (DDR4 için genellikle 2.133 MHz) çalışır.
Sisteminizdeki işlemci ve / veya anakart XMP profilinin frekanslarını desteklemiyorsa, RAM’iniz işlemciniz ve anakartınız tarafından desteklenen en yüksek frekansta çalışır.
Örneğin 3.466 MHz azami frekans desteğine sahip olan bir anakarta 4.000 MHz hıza sahip bir RAM kurduğunuzda, RAM’iniz azami 3.466 MHz hıza ulaşır.
RAM Neden Düşük Hızda Çalışır?
- Anakart ve CPU Uyumsuzlukları
- XMP Profili Etkinleştirilmemiş Olabilir
- RAM Modülü Uyumsuzlukları
- MHz ile MT/s Terimleri Arasındaki Karmaşıklık
1- Anakart ve CPU Uyumsuzlukları
Bazı anakartlar belirli bir sınırın üzerindeki bellek hızını desteklemez.
Örneğin 3.466 MHz azami frekans desteğine sahip olan bir anakarta 4.000 MHz hıza sahip bir RAM kurduğunuzda, RAM’iniz azami 3.466 MHz hıza ulaşır.
Bu nedenle yeni bir bellek satın almadan önce anakartınızın teknik uyumluluklarını araştırarak desteklenen sınırları öğrenmeniz, fazla ve anlamsız bir harcamadan kaçınmak adına doğru bir adım olacaktır.
(İleri düzey kullanıcılar bu işlevi destekleyen bir anakartta, kullandıkları belleği anakartın desteklediği maksimum değerin üzerine overclock edebilir ancak bu riskli ve uğraştırıcı bir süreçtir.)
Ayrıca eski nesil bir CPU kullanıyorsanız belleğiniz, CPU’nuz tarafından desteklenen sınırlara takılmış olabilir. Öte taraftan modern CPU’lar için bu genellikle önemli bir sorun değildir.
2- XMP Profili Etkinleştirilmemiş Olabilir
XMP (Extreme Memory Profile), üretici tarafından doğrulanmış hız aşırtma ayarlarıdır ve BIOS üzerinden etkinleştirilebilir.
Unutmayın ki XMP profili çoğu zaman manuel olarak etkinleştirilmelidir. Bu nedenle gerekli işlemleri BIOS üzerinden kendiniz yapmalısınız.
Bu adımları tamamladığınızda RAM’iniz mümkün olan en yüksek hızda çalışmaya başlayacaktır.
3- RAM Modülü Uyumsuzlukları
Sisteminizde kullandığınız belleklerin genellikle aynı marka ve modele sahip olmasını tavsiye ederiz.
Dual Channel avantajlarından faydalanmak adına ikinci bir bellek satın aldığınızda, bellekler birbirinden farklı özelliklere sahipse, çeşitli uyum sorunları ortaya çıkabilir.
Bir zincir, en zayıf halkası kadar güçlüdür ve bu betimleme RAM için de geçerlidir.
Aynı bilgisayarda biri 2.133 MHz diğeri 3.200 MHz olan farklı model iki bellek modülü kullanıyorsanız, her iki bellek de en düşük hıza sahip belleğin frekansında çalışır.
Bu örnekten yola devam ettiğimizde bir bellek 3.200 MHz olmasına rağmen, diğer bellek 2.133 MHz olduğu için, her iki bellek de 2.133 MHz frekansında çalışacaktır.
Farklı model RAM kullanmanın başka türlü dezavantajları ve riskleri de olabilir. Bu nedenle çoğu zaman tavsiye edilmez.
4- MHz ile MT/s Terimleri Arasındaki Karmaşıklık
Yukarıda, MHz ile MT/s arasındaki farka değinmiştik.
Az önce açıklamış olduğumuz gibi 3.600 MHz olarak pazarlanan bir RAM aslında 3.600 MHz frekansında değil, 1.800 MHz frekansında çalışır.
Bu RAM, 1.800 MHz frekansında çalışıyor olsa da 3.600 MT/s hızında transfer yapabilir çünkü DDR SDRAM teknolojisi sayesinde döngü başına iki kez (1.800 * 2) veri aktarımı yeteneğine sahiptir.
Dolayısı ile “3.600” ifadesi ile pazarlanır.
Herhangi bir test programını kullanırken gördüğünüz veriler – diğer her şey olması gerektiği gibi ise – kafanızın karışmasına neden olabilir çünkü bazı programlar gerçek frekansı gösterirken, bazıları frekans olarak veri aktarım hızını gösterir.
Karşılaştığınız sorun bu ise endişelenmenize gerek yok. Buradaki asıl suçlu kafa karıştırıcı niteliğe sahip olan endüstri adlandırma şemalarıdır.
CLS (CAS Latency) Nedir?
CLS (CAS Latency), RAM’in denetleyiciden gelen isteğe yanıt verme süresidir. Bu nedenle sıklıkla “gecikme süresi” olarak da adlandırılır.
CLS, bellek denetleyicisi erişmesi gereken bir sütun gönderdiğinde bellekten yanıt almak için gereken saat döngüsü sayısını gösterir.
(Bu konu daha ayrıntılı bir anlatıma gereksinim duyduğu için bu başlık altında çok kapsamlı bir açıklama yapmayacağım ancak süreci kafanızda daha belirgin hâle getirmeye çalışalım.)
Örneğin CPU bir veri çağırdığında, RAM bu çağrıya yanıt vermek için birkaç saat döngüsüne ihtiyaç duyar. CAS değeri 16 olan bir RAM için bu görevi tamamlamak 16 saat döngüsü alır.
Bununla birlikte CAS Latency, gecikme süresindeki denklemin yalnızca yarısıdır çünkü her bir saat döngüsünün ne kadar sürdüğü de gecikme süresini etkiler.
CAS Latency farklı markalar tarafından farklı şekillerde adlandırılabilir: Örneğin CAS değeri 16 olan bir RAM; CAS16 ve CL16 gibi adlandırma şemaları ile anılabilir.
Ayrıca aynı veri aktarım hızına sahip olan iki farklı RAM modülünün farklı CAS zamanlamalarına sahip olabileceğini de unutmamak gerekir.
Örneğin her ikisi de 3.200 MHz frekansa sahip olan belleklerden bir tanesinde CAS zamanlamaları CL16-18-18-38 (CAS 16) iken diğerinde CL14-14-14-34 (CAS 14) olabilir.
16-19-19-39 gibi bellek zamanlamalarındaki her bir sayı, belirli bir görevi tamamlamak için gereken saat döngü sayısını gösterir.
- Birinci Sayı: CAS Latency (tCL) – Bellek denetleyicisi erişmesi gereken bir sütun gönderdiğinde bellekten yanıt almak için gereken saat döngüsü sayısını gösterir. tCL minimum veya maksimum bir değer değil, kesin bir sayıdır.
- İkinci Sayı: Row Address to Column Address Delay (tRCD) – Bir satırı açmak ve istenen sütuna erişmek için gereken minimum saat döngüsü sayısını gösterir. tCL’den farklı olarak değer kesin bir sayı değildir.
- Üçüncü Sayı: Row Precharge Time (tRP) – Aynı sütun içerisinde başka bir satıra erişmek için gereken minimum saat döngüsünü gösterir.
- Dördüncü Sayı: Row Active Time (tRAS) – Bir satırın verilere erişmek için açık kalması gereken minimum saat döngüsünü gösterir.
CAS Latency saat döngüleri ile ölçüldüğü için gerçek dünyadaki gecikme süresini hesaplamak adına bellek hızını da hesaba katmamız gerekir.
- CAS Latency * (1 / (RAM Speed MHz / 2)) = nanosaniye cinsinden gecikme süresi
Diyelim ki DDR4-3200 CL16 RAM kullanıyorsunuz. Bu durumda CAS Latency alanına 16 değerini girmemiz gerekir:
- 16 * (1 / (RAM Speed MHz / 2))
Ardından RAM Speed kısmına 3.200 MHz (3.200.000.000) değerini eklememiz gerekecek. Ekleme yaptıktan sonra formül şu şekilde gözükecek:
- 16 * (1 / (3.200.000.000 / 2))
MHz değerinden sonra ( / 2 ) ifadesi bulunuyor çünkü DDR SDRAM her saat döngüsünde iki kez aktarım yapar.
Bu formülü bir hesap makinesi aracılığı ile hesapladığımızda 10 ns (0.00000001 sn) ile nanosaniye cinsinden gecikme süresine ulaşmış olduk.
Burada bir ara verip bellek zamanlamaları ile ilgili farklı detayları başka bir içeriğe bırakalım çünkü bu kendi başına ele alınması gereken karmaşık bir konu.
Sanal Bellek Nedir?
Bir sistem, özellikle de aynı anda birden fazla program çalıştırırken, bellek açısından yetersiz kalabilir. Modern işletim sistemleri bu eksikliği gidermek için sanal bellek teknolojisini kullanır.
Sanal Bellek teknolojisinde veriler geçici olarak RAM’den kalıcı depolama birimine aktarılır ve depolama birimindeki bellekten faydalanılarak sanal adres alanı artırılır.
Bu sayede sistem daha büyük programları çalıştırabilir veya aynı anda daha fazla sayıda programla baş edebilir.
Tabii ki sanal bellek teknolojisinin fiziksel bellek kadar etkili olmadığını unutmamak gerekir. Ayrıca verilerin sanal bellek ile fiziksel bellek arasında eşlenmesi sistemi daha yavaş hâle bile getirebilir.
Ne Kadar RAM Gerekli?
Çoğu durumda gündelik kullanıcılar için 8 – 16 GB RAM, oyuncular ve profesyoneller için ise 16 – 32 GB RAM yeterli olacaktır.
Windows 10 için minimum 1 GB RAM ve Windows 11 için minimum 4 GB RAM gerekiyor olsa da, sağlıklı bir deneyim için en az 8 GB RAM kullanılmasını tavsiye ediyoruz.
Eğer aynı anda birden fazla program çalıştırıyor, bellek gerektiren programlar kullanıyor veya çok fazla internet sekmesi ile çalışıyorsanız 16 GB RAM daha uygun bir seçenek olacaktır.
Oyuncular ise modern oyunların tavsiye edilen sistem gereksinimlerini karşılayabilmek adına en az 16 GB RAM kullanmalıdır. Bu, performansı kaybı yaşama riskinizi azaltır.
Daha güçlü ekran kartı kullanan ve daha yüksek grafik ayarlarını tercih eden kullanıcılar ise geleceğe dönük olarak 32 GB RAM tercihinde bulunabilir.
Yüksek bellek gereksinimi olan programları kullanan profesyoneller haricinde 32 GB RAM’den yüksek kurulumların günümüzde pek de gerekli olmadığını söyleyebilirim.
Sonuç
RAM, bilgi işlem cihazlarında kullanılan ve performansı etkileyen en önemli teknik bileşenlerden birisidir. Geek.com.tr uzmanlığı ile hazırlanan bu içerikte RAM hakkında merak edilen konuları daha ayrıntılı bir şekilde aldık.
Peki siz bu rehberimiz hakkında ne düşünüyorsunuz? Konu hakkındaki görüşlerinizi hemen aşağıda yer alan yorumlar sekmesinden bizlerle ve diğer okurlarımızla paylaşmayı ihmal etmeyin.